MERGE

 

Alevilik Nedir?

 

Sevgili canlar her kesim Alevilik hakkinda bilgiler demecler veriyor ve bazi kesimler ise Aleviligi kendi cikarlari dogrutulsunda kullanarak Aleviligi hic alakasi olmayan yerlere bagliyorlar .Aleviligi kendilerine göre yorumluyan cok insan vardir.Halbuki sadece bir Alevilik vardir ve acikca net bir sekilde kendisini ifade etmektedir.Alevilik kesinlikde Arap gereci zihniyetini kabul etmez Alevilik Islamin özü dür saf ve temiz kirletilmemis yanidir.Alevilik 1400 yildir günümüze kadar gelmis ve kiyamet gününe kadar gidecektir.

 

Aleviler tarihler boyunca baski,zülm ve haksizliga ugramislardir.Fakat buna rahmen inanclarindan tavis vermemislerdir.Hz Muhammed´in Hakka yürümesinden sonra ,ümmetinin basina gelenler her kesim tarafindan bilinmektedir.Eski düzeni ve sistemi yerine getiren Araplar Peygamberimizinde dedigi gibi bizden degillerdir.Hz Muhammed Hadislerinde kendisinden sonra yerine gececek ve kendisi yerine vekil olarak HZ Ali(as) secmistir.ve yine Kuran-i Kerim´de Ehli-Beyit disinda kimseler yer almamaktadir.Ehli-Beyit´i ön plana cikaran Allah ve onun Resulu Hz Muhammed olmustur.

 

Bu bilgiler isiginda diyoruz ki:

 

Alevilik:Allah´in son Peygamberi Hz Muhammed´in emanet olarak biraktigi. Kuran ve Ehli-Beyit yolunda en derin ask ve sarsilmaz baglilikla yürüyen yol ehlidir.

 

Alevilik:Tebella ve Teberra manasiyla yogrulan kamil bir mümindir.

 

Alevilik:Imanini,ahlakini,düsüncesini,iyiligi,kötülügü,dogruyu,yanlisi,helali,harami,kini,sevgiyi,yasami,cemi,cemaati,Mürsidini,pirini,rehberini talibini,aski,muhabbeti kisaca her seyini

Hz Muhammed,Hz Ali,Hz Fatma,Hz Hasan,Hz Hüseyin,Hz Zeynel Abidin,Hz Muhammed Bakir,Hz Cafer Sadik,Hz Musa Kazim,Hz Ali Riza,Hz Muhammed Taki,Hz Ali Naki,Hz Hasan Asker,Hz Muhammed Mehti Zaman (as) ögrenen kabullenen ve yasamlarina aktaranlardir.

 

Alevi: Hz Muhammed ve Hz Ali´nin nurundan nasiplenendir.

 

Alevi: Halk icinde Hakki ,yol icinde yolu can icinde cani bulandir

 

Alevi: Alevi 4 kapi 40 Makami bilendir

 

Alevi: Mürsidini ,Pirini,Rehberini,Talibini bilendir

 

Alevi:Anadolu Erenlerini sahiplenmedktir.

 

Alevi: La ilahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Veliyyullah

 

Kalben ve kavlen tastik edip,bunun gereklerini amel ile tatbik edendir

 

SERDAR ALTUN

 

 

 

Aleviligin Inanc KaynaklarI

 

 Aleviligin inanc ve ibadet esaslarini görmeden önce, bu esaslarin günümüze hangi sekillerde ulastigina deginmek gerekir. Alevilik günümüze sözlü ve yazili olmak üzere iki kaynaktan ulasmistir. Sözlü gelenek nesilden nesile aktarilan bilgi ve uygulamalar ve Dedelerin günümüze ulastirdigi bilgiler seklinde günümüze ulasmistir. Sünni kitlelerin aksine egitim kurumlarindan yoksun kalan Aleviler inanc, gelenek ve kültürlerini daha cok bu yolla günümüze ulastirmislardir. Cevreyi temsil eden ve göcebe/ yari göcebe kitlelerin olusturdugu bu gruplar, resmi din anlayisina karsi bir dinsel anlayisi, yani heterodoksiyi temsil ediyorlar, toplumsal yapilari itibariyle, sünni cevrelerin aksine, egitim ve kültür kurumlarindan yoksun bulunuyorlardi. Bektasi dergahlarinda ise belli bir organizasyon bulunmaktaydi. Bu dergahlarda bulunan Bektasi dervisleri ve onlarin nüfuzundaki kitleler, Ocakzade dedelerin faaliyette bulunduklari kitlelerle kiyaslanmayacak ölcüde kurumlasmis idiler. Bu durumu arsiv belgelerinden rahatlikla görebiliyoruz. Ocakzade dedelerin faaliyette bulundugu yerlerde yasayan kitleler Bektasi dergahlarindan daha farkli bir organizasyona tabii bulunmaktaydilar. Bu kitleler arasinda, bilgiler, yazili olmayan yani sözlü gelenege dayali bir sekilde nesilden nesile aktariliyordu. Merkezi iktidarlarin bu kitleler üzerindeki baskisi ve zaman zaman gerceklesen sürgünlerin yarattigi olumsuzluklar bu kitlelerin yasamlarinin her alanina yansimis, örnegin Cem ayinleri büyük bir temkinle ve gizlilik icerisinde yapilir olmustur. Alevi Yol ve Erkaninin günümüze ulasmasinin ikinci kaynagi ise yazili kaynaklardir. Ancak bu kitlelerin sosyal yasamlarinin dogal bir sonucu olarak, sahip olduklari yazili eserler de oldukca sinirlidir. Alevi köylerinde yaptigimiz arastirmalarda, daha cok dede evlerinde nefeslerin ve deyislerin yer aldigi kitaplar (Cönkler), Menakib-i Imam Cafer-i Sadik, Hutbe-i Düvaz-deh Imam/Menakib-i Seyyid Safi, "Kücük Buyruk" olarak da bilinen "Dergah-i Ali?de Seyyid Abdülbaki Efendi?nin Erenlere Muhib olan Temiz inancli Müminlere Gönderdigi Mektup" baslikli bir kitapcik, Makalat-i Haci Bektas-i Veli ve Vilayetname adli el yazmasi (Osmanlica) eserlerin varoldugunu biliyoruz. Oysa sünni kesimler yüzyillara yayilan zaman sürecinde medreseler ve seyh-mürid iliskisi cercevesinde bircok egitim kurumlarina sahip olmus, bu sekilde yüzlerce eser kaleme alinmistir. Bektasi dergahlari egitim faaliyetleri ve araclari bakimindan da, ocakzade dedelere bagli Alevilerle kiyaslanmayacak ölcüde kurumsallasmis idiler. Dergahlarda yüzlerce cilt eser bulunurken Alevi köylerinde sadece Dede evlerinde elyazmasi kitaplar bulunurdu.
 
 

Aleviler?de Inanc Anlayisi

Alevilerde inanc ve ibadet anlayisinin kendine özgü yönleri bulunmaktadir. Bu anlayisin temeli bicimden cok özü esas almasina dayanir. Bicimsel anlamda ibadetin bir arac, olgun insan olmanin ise esas amac oldugu kabul edildiginden cemlere katilmak, oruc tutmak yetmez. Eline, diline, beline bagli olmayan, en kutsal varlik olan insani sevmeyen, olgunlasmamis insanlarin ibadetleri de bosunadir. Bu kisiler Cem törenlerine alinmadiklari gibi toplumdan da dislanirlar. Alevi inancinin temeli Hak-Muhammed-Ali sevgisine dayanir.
 
 

Hz. Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki Imam Sevgisi

Bilindigi üzere Alevilik Hz. Ali, Ehl-i Beyt ve Oniki Imam sevgisine dayanir. Ehl-i Beyt sözcük olarak ev halki demektir. Ev halki yani Ehl-i Beyt Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatima, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin?den olus- maktadir. Ehl-i Beyt halk arasinda Pence-i Al-i Aba olarak da adlandirilir. Oniki Imamlar, Alevilerin Hz. Muhammed?den sonra önder olarak tanidiklari Hz. Ali ile Hz. Fatima?nin soyundan gelen kisilerdir.Oniki Imamlarin adlari sirasiyla söyledir:

1) Imam Ali,
2) Imam Hasan,
3) Imam Hüseyin,
4) Imam Zeynel Abidin,
5) Imam Muhammed Bakir,
6) Imam Cafer Sadik,
7) Imam Musa Kazim,
8) Imam Ali Riza,
9) Imam Muhammed Taki,
10) Imam Ali Naki,
11) Imam Hasan Askeri ve
12) Imam Mehdi.

Alevilere göre müslümanlar Hz. Muhammed?den sonra 73 firkaya ayrilacaklar ve Ehl-i Beytin, Oniki Imamlarin yolundan gidenlerin disindakiler cehenneme gideceklerdir. Ehl-i Beytin, Oniki Imamlarin yolundan gidenler Firkayi Naciye veya Güruh-u Naci olarak adlandirilir. Demek ki Ehl-i Beyt sevgisi Aleviligin esasini olusturur. Tevella ve teberra anlayisi da bu sevgiden kaynaklanir. Tevella Ehl-i Beyti, Oniki Imamlari, Ondört Masumlari, Onyedi Kemerbestleri ve onlarin yolundan gidenleri sevenleri sevmek, teberra ise onlari sevmeyenleri sevmemektir.
 
 

Ondört Masum

Muhammed Ekber, Abdullah bin Imam Hasan, Abdullah bin Imam Hüseyin, Kasim, Zeynelaba, Kasim bin Zeynel-abidin, Ali Eftar, Abdullah bin Imam Cafer Sadik, Yahya el-Hadi, Salih, Tayyib, Cafer bin Muhammed Taki, Cafer bin Hasan Askeri, Kasim bin Muhammed Taki.
 
 

Onyedi Kemerbest

Imam Hasan, Imam Hüseyin, Hadi-i Ekber, Abdülvahid, Tahir, Tayyib, Türab, Muhammed Hanefi, Abdurrauf, Ali Ekber, Abdülvahab, Abdülcelil, Abdurrahim, Abdülmuin, Abdullah Abbas, Abdülkerim, Abdüssamed
 
 

Dört Kapi Kirk Makam

Dört Kapi Kirk Makam seklindeki Kamil (olgun) insan olma ilkelerini Hünkar Haci Bektas Veli?nin tespit ettigine inanilir.Haci Bektas "Kul Tanri?ya kirk makamda erer, ulasir, dost olur." buyurmuslardir. Bu ilkeler asama asama insani olgunluga ulastirir. Bir baska yoruma göre ise seriat anadan dogmak, tarikat ikrar vermek, marifet nefsini bilmek, hakikat Hakki özünde bulmak yollaridir.
 
 

Dört Kapi sunlardir:
 

1.Seriat
2.Tarikat
3.Marifet
4.Hakikat

 

Her kapinin on makami vardir

Seriat kapisinin makamlari:

1.  Iman etmek,
2.  Ilim ögrenmek,
3.  Ibadet etmek,
4.  Haramdan uzaklasmak,
5.  Ailesine faydali olmak,
6.  Cevreye zarar vermemek,
7.  Peygamberin emirlerine uymak,
8.  Sefkatli olmak,
9.  Temiz olmak ve
10.Yaramaz islerden sakinmak.

 
 

Tarikat kapisinin makamlari

1.  Tövbe etmek,
2.  Mürsidin ögütlerine uymak,
3.  Temiz giyinmek,
4.  Iyilik yolunda savasmak,
5.  Hizmet etmeyi sevmek,
6.  Haksizliktan korkmak,
7.  Ümitsizlige düsmemek,
8.  Ibret almak,
9.  Nimet dagitmak ve
10.Özünü fakir görmek
 
 

Marifet kapisinin makamlari

1.  Edepli olmak,
2.  Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,
3.  Perhizkarlik,
4.  Sabir ve kanaat,
5.  Haya,
6.  Cömertlik,
7.  Ilim,
8.  Hosgörü,
9.  Özünü bilmek ve
10.Ariflik.

 
 

Hakikat kapisinin makamlari

1.  Alcakgönüllü olmak,
2.  Kimsenin ayibini görmemek,
3.  Yapabilecegin hicbir iyiligi esirgememek,
4.  Allah?in her yarattigini sevmek,
5.  Tüm insanlari bir görmek,
6.  Birlige yönelmek ve yöneltmek,
7.  Gercegi gizlememek,
8.  Manayi bilmek,
9.  Tanrisal sirri ögrenmek ve
10.Tanrisal varliga ulasmak

 
 

Buyruga Göre Inanc Esaslari Alevilerin kutsal kitaplarindan"Buyruk"larda yazildigina göre Alevi yolunun temeli üc sünnet ve yedi farza dayanir. Bu temel esaslara uymak zorunludur. Üc sünnet ve yedi farz sunlardir:
 

Üc sünnet yedi farz

Üc Sünnet

1. Dilini tevhid kelimesinden ayirmaya.
2. Gönlünden düsmanligi gidere, kimseye kin ve kibir tutmaya, kiskanclik etmeye, hirsina uyup seytana gönül vermeye ve
3. Sözü Hakkin kudreti ola, kimseyle kavga etmeye, kimseye düsmanlik yapmaya.
 
 

Yedi Farz

1. Cok sir saklaya,
2. Talip binbir ise, bir otura ve bir dilden söyleye,
3. Hakkin terazisine itaat
ede, yaptigi bir günaha bin özür ve niyaz eyleye, kimsenin giybetini etmeye ve yalan yere and icmeye, yalan söylemeye,
4. Mürebbi hakkina itaat
ede, emrine uya,
5. Kusak kusana, halifeden el alip, tövbe eyleye,
6. Musahibini hakikatte Hak cemiyetine eristire,
7. Halife?den tac ve kisvet
kabuleyleye. Özünü seyhlere ulastira Bu yol üzere olmayana sofu diye inanmayasaniz.

Bir kisi bunca farzdan ve sünnetten düsse, ona derman yoktur, sürgün olur, yüzü karadir. 

 

Oniki Sart

1.  Cömertlik
2.  Mutluluk
3.  Ibret
4.  Gayret
5.  Sohbet
6.  Mürüvvet
7.  Sefkat
8.  Sefkat???????
9.  Ikram
10.Tevella
11.Teberra   ?????????
 
 

Oniki islek

1.  Evvel kendi özünü hassas etmektir
2.  Marifet tohumunu ekmektir
3.  Sefkat beslemektir
4.  Riza etegini tutmaktir
5.  Hikmet sifatini sem etmektir
6.  Özünü hizmet hürmetin saklamaktir
7.  Özünü mukarribiyle hudetmektir,
8.  Özünü sabir ehline vermektir
9.  Muhabbet kilesiyle ölcmektir
10.Takva degirmeninde özünü arindirmaktir
11. Su ile yugurmaktir
12. Iradet tennurunda pismek ve ihlas sofrasina girmek , özünü dervislere ve fukaralara sarfetmektir.

 
 

Eline Diline Beline Hakim Olmak

Eline, diline, beline hakim olma kurali Alevilerin yasamlari boyunca uymalari zorunlu ahlak sisteminin adeta simgesidir. Eline bagli olmak, elinle koymadigini almamak, diline bagli olmak gözünle görmedigini söyleme- mek ve beline hakim olmak haram olan cinsel iliskiye girmemektir. Bu kural Alevi toplumunun cok güclü ahlak sisteminin özetidir ve Alevi Yolu Dedelerimizin deyimiyle "kildan ince, kilictan keskindir". Yolun bu kurallarina uymayanlar düskün sayilirlar. Düskünler toplumdan soyutlanirlar, isledikleri hatanin durumuna göre degisik sekillerde cezalandirilirlar. Alevi toplumunda kadin-erkek yasamin her alaninda esittir. Calisirken de, ibadet ederken de kadin erkek birliktedir. Sünni gelenegin aksine tek eslilik esastir. Baslik parasi gibi uygulamalar kabuledilmez. Kadin olsun erkek olsun esinden sikayetini Dedeye iletebilir, suclu bulunursa düskün edilir. Alevilerde sosyal yasamin her alaninda kadinin da erkekle birlikte ve esit olarak yeralmasi bunu cekemeyenlerce cesitli iftiralara da konu olmustur.
 
 

Ayin ve Merasimler

Cemler düzenli olarak yapilan ibadetlerdir. Cemlerin yanisira Sultan Nevruz, Muharrem Orucu, Hizir Orucu, Hidirellez, Kurban Bayrami, Abdal Musa Lokmasi da Alevilerin önemli günlerindendir. Her toplumun önemli anma ve toplanma günleri bulunmaktadir. Alevilerin de böyle kutsal ibadet ve bayram günleri vardir. Cemler düzenli olarak yapilan ibadetlerdir. Cemlerin yanisira Sultan Nevruz, Muharrem Orucu, Hizir Orucu,Hidirellez, Kurban Bayrami, Abdal Musa Lokmasi da Alevilerin önemli günlerindendir. Aleviler Ramazan Orucunu  tutmazlar. Simdi sirasiyla bunlar üzerinde duralim: Ilkbaharin baslangici ve Hz. Ali?nin dogumu sayilan Nevruz (21 Mart) aksami Sultan Nevruz olarak adlandirilir ve Cem yapilir. Alevilerce Kerbela Olayi?nin anlami büyüktür. Yine kis aylarinda Abdal Musa Lokmasi düzenlenirdi. Abdal Musa Lokmasi icin evler dolasilarak lokmalar toplanir, kurbanlar kesilir cem yapilir, ertesi gün pisen lokmalar dagitilirdi. Abdal Musa lokmasinin topluma yararli olacagina, ürünlerin bereketli olacagina inanilirdi. Hz. Hüseyin?in acimasizca sehit edilmesinin anisina yüzyillardir Muharrem ayinda oruc tutulur. Muharremin birinci günü baslanan oruc Oniki Imamlar askina oniki gün tutulur. Ondört Masumlar icin fazladan oruc tutanlar da vardir. Muharrem Orucu sirasinda Hz. Hüseyin?in susuz sehit olmasi anisina su icilmez, kurban kesilmez, tras olunmazdi. Aksamlari Kerbela olayini anlatan kitaplar okunurdu. Subat ayinda ise üc gün Hizir Orucu tutulurdu. Her yil 6 Mayis günü Hizir Ilyas günü kutlanir. Hizir karada, Ilyas ise denizde zor durumda kalanlara yardim ederler inanci vardir. Bu nedenle Aleviler arasinda "Yetis Ya Hizir" deyimi yerlesmistir. Alevilerde kurban gelenegi de yaygindir. Cemlerde, Hizir orucunda, Abdal Musa törenlerinde ve Kurban Bayraminda kurbanlar kesilir. Ancak "yol bir sürek binbir" sözünden de anlasilacagi üzere Anadolu?nun degisik bölgelerinde yasayan Aleviler arasinda bu dinsel ibadetlerin uygulanmasinda cok kücük farkliliklar bulunmaktadir.
 

 

Cem

Aleviligin temel ibadeti "Cem" dir. Alevi Cemleri daha cok hasat döneminden sonra yapilir. Cemlerin cuma aksamlari yapilmasi gerekir. Cuma aksami Alevilerce persembe aksamina verilen addir. Alevi Dedeleri talipleri köylerde ziyaret ettiginde Cem yapilacagi duyurulur. Ceme katilacak olanlar yanlarinda niyaz veya lokma adi verilen yiyecekler getirirler. Cemler büyük evlerde yapilir. Dede cem yapilacak yerin baskösesinde bulunan posta oturur. Cemde Oniki hizmet vardir. Bu Oniki hizmetin sahipleri sunlardir:

1.  Dede (Mürsid)
2.  Rehber
3.  Gözcü
4.  Ceragci (Delilci)
5.  Zakir (Asik)
6.  Ferras (Süpürgeci)
7.  Sakka (Ibriktar)
8.  Kurbanci (Sofraci)
9.  Pervane
10.Peyk (Davetci)
11.Iznikci(Meydanci)
12.Bekci
 
 

Cem töreni Oniki hizmetin yerine getirilmesinden olusan kutsal bir ibadettir. Cem icerisinde semah da edilir, Pir Sultan?dan, Hatayi?den, Kul Himmet?ten deyisler söylenir. Lokmalar dagitilir. Kerbela Olayi anilir. Cem?de musahipler görülür, küskünler dara kaldirilir, toplumun önünde hakli haksiz belirlenir, suclu olanlarin gerekli cezalari verilir. Cemlerde verilen cezalara uyulur, aksi halde toplum disina itilmek kacinilmazdir. Bu belli günlerde yapilan ibadetlerin disinda Anadolu?nun degisik merkezlerinde de her yilin belli günlerinde törenler düzenlenmektedir. Bunlarin en bilinenleri su sekildedir:

Haci Bektas Veli Törenleri,
Abdal Musa Törenleri (Antalya),
Veli Baba Törenleri (Isparta),
Hamza Baba Törenleri (Izmir),
Sücaettin Veli Törenleri (Eskisehir),
Pir Sultan Törenleri (Sivas),
Hidir Abdal Törenleri (Erzincan).

Bu törenlere Türkiye?den ve yurtdisindan yüzbinlerce insan katilmakta ve adeta bir festival havasi icerisinde kutlanmaktadirlar.
 
 

Inanc Kaynaklari

Alevilik günümüze sözlü ve yazili olmak üzere iki kaynaktan ulasmistir. Sözlü gelenek nesilden nesile aktarilan bilgi ve uygulamalar ve Dedelerin günümüze ulastirdigi bilgiler seklinde günümüze ulasmistir.
 
 

Alevilik Bektasilik Nedir?

Alevilik Nasil Dogdu ?

Sözlük anlamina göre Alevi, Hz. Ali?ye bagli ve ondan yana olan kimse demektir. Alevilik ise genel olarak Hz. Ali?yi sevmek ve onun soyunun yani Ehli Beyt?in yolundan gitmek olarak tanimlanabilir. Ancak bugün icin dünyanin degisik bölgelerinde yasayan farkli Alevi gruplarin herbiri icin Alevi ve Alevilik sözcüklerinin ifade ettigi anlamlar da farkli olmaktadir. Biz konuya Anadolu Alevileri acisindan yaklasmakla birlikte genel bir tarihsel perspektif de sunacagiz. Ülkemizde bugün yaygin sekilde Alevi olarak adlandirilan kitleler icin kaynaklarda bircok ismin kullanildigini söyleyebiliriz. Anadolu?daki Alevi kitleleri nitelemek üzere kaynaklarda, Kizilbas, Rafizi, Isik, Mülhid ve Torlak gibi adlarin kullanildigini görmekteyiz. Bunlardan en cok kullanilani Kizilbas adi olmustur. Anadolu Alevileri kendileri icin cok anlamli Kizilbas adini, Osmanli yönetiminin ahlakdisi anlamlar yükleyerek, Sünni kitlelere asilayarak bir psikolojik savas araci olarak kullanmasi sonucunda birakmak zorunda kalmislardir. Bugün Anadolu ve Balkanlar?da yasayan Tahtaci, Cepni, Amucali, Bedrettinli, Sirac gibi degisik gruplar genelde Alevi olarak adlandirilirlar. Anadolu Aleviligi, tarihsel ve sosyal kosullarin dogal bir sonucu olarak, kitabi olmaktan cok sözlü gelenege dayali eski inanclarin islami sekiller altinda yasamaya devam ettigi bir halk islamidir. Genel olarak ifade etmek gerekirse Bektasi sözcügü de yukarida degindigimiz kitleler icin kullanilmistir. Bektasilik Haci Bektas Veli?ye dayanilarak kurulmustur. Alevilik ve Bektasiligi birbirinden bagimsiz olarak ele almak bugün gelinen noktada tarihsel ve sosyolojik acidan mümkün görünmemektedir. Her iki terim de zaman zaman birbirinin yerine kullanilabilmektedir. Prof. Melikoff?un da belirttigi gibi "Alevilik, Bektasilik?ten ayrilamaz. Cünkü her iki deyim de ayni olguya, Türk halk islamligi olgusuna baglidir."Alevilik ve Bektasilik, inanc ve ahlak esaslari ve edebiyatlari bakimindan temel olmayan farkliliklar disinda ortaktirlar. En temel farklilik, Bektasi kitlelerin daha cok sehirde yasamalarina karsin, Alevilerin göcebe/yarigöcebe cevrelerde yasamalari seklinde ortaya cikmis sosyal bir farkliliktir. Ancak tarihsel olarak dogru olan bu sosyal farklilik günümüzde anlamini yitirmeye baslamis, "Alevi" adi daha yaygin olarak kullanilir olmustur. Bugün genel olarak Alevi olarak adlandirilan kitleler üc dinsel gruba baglidirlar:
 
 

Ocakzade Dedeler

Celebiler
Dedebabalar
 
 

Bu üc grupdan Anadolu?da en fazla etkinlige ve nüfuza sahip olan Ocakzade Dedeler?dir. Daha sonra Celebiler gelir. Dedebabalarin ise Anadolu?da nüfuslari zayiftir, Balkanlar?da daha etkindirler. Türkiye?de yasayan Alevilerin sayisi konusunda cesitli veriler ileri sürülmektedir. Türkiye?de etnik ve mezhep konularinda varolan tabular nedeniyle, yapilan resmi sayimlarda bu konu bilincli olarak ihmal edilmekte ve dolayisiyla Alevilerin sayisi konusunu herkes isine geldigi sekilde yazmaktadir. Tarafsiz arastirmacilara göre Türkiye?de en az 15 milyon Alevi bulunmaktadir. Karadeniz ve Güneydogu Anadolu Bölgelerindeki illerde sayica az olmakla birlikte Türkiye?nin her yerinde Aleviler bulunmaktadirlar. Alevilerin sahip olduklari bu potansiyel onlari zaman zaman Türkiye siyasetinin de merkezine yerlestirmektedir. Aleviligin kökeni genel olarak Hz. Muhammed?in vefati sonrasinda yasanan gelismelere dayanmaktadir. Ancak Anadolu Aleviligi ele alinirken islam öncesi ve sonrasi bircok farkli dinsel ve kültürel unsuru da gözden kacirmamak gerekmektedir. Önce Aleviligin dogusuna yolacan gelismeleri görelim: Hz. Muhammed?in vefati sonrasinda ortaya cikan kimin halife olacagi sorunu, Alevi-sünni meselesinin ilk tohumlarini atmistir. Hz. Muhammed daha sagliginda bircok kez Hz. Ali?nin halefi olacagini vurgulamisti. Hz. Muhammed?in soyu, kizi Hz. Fatima?yi es olarak verdigi Hz. Ali?den devam etmisti. Hz. Muhammed Mekke?ye Hicret ettigi zaman da ailesine ve islerine bakmak üzere Hz. Ali?yi yerine birakmisti. Üstelik Peygamber Hz. Ali?nin katildigi hemen hemen bütün savaslarda onu komutan olarak atamistir. Bilindigi üzere Hz. Muhammed Veda Hacci dönüsünde (632) Gadiru Hum adli yerde beraberindeki müslümanlarla konaklayarak bir konusma yapmis ve bu konusmasinda kendisinden sonra amcasioglu ve damadi Hz. Ali?nin müslümanlara önder yani halife tayin oldugunu ifade etmisti. Orada aralarinda ikinci Halife Ömer?in de bulundugu müslümanlar bundan dolayi Hz. Ali?yi kutlamislardi. Ölmeden önce Hz. Muhammed "Bana bir kalem ve kagit getirin size bir vasiyet yazdirayim ki, benden sonra ihtilafa düsmeyesiniz." demis ancak bu istegi yerine getirilmemis ve Peygamber vasiyetini yazamadan vefat etmisti. Daha sonra Hz. Ali ve diger aile üyeleri Peygamberin defin isleriyle ugrasirken, Ebu Bekir ve Ömer?in de aralarinda bulundugu ensar ve muhacirin ileri gelenleri iktidar kavgasina baslamislardi bile. Bu iktidar mücadelesi Ebu Bekir?in halife olmasi ile sonuclanmis, daha sonra sirasiyle Ömer ve Osman halife olmuslardir. Sonuc olarak bu üc kisinin halifelikleri, deyim yerindeyse Peygamberin Ehli Beytine ragmen gerceklesmis, bu nedenle yüzyillardir tartisilagelmistir. Hz. Ali ve Hz. Fatima bu halifelikleri onaylamamakla birlikte, iktidar ugruna gerginlik yaratmaktan da kacinmislar, bu haksizligi sineye cekmeyi uygun görmüslerdir. Alevi-Sünni meselesinin ilk cikisi özetlemege calistigimiz bu halifelik meselesine dayanir. Ehli Beytin basina gelenler ve bunlardan en önemlisi Kerbela Olayi ise Aleviligin siyasal ve düsünsel bakimlardan daha da olgunlasmasina ve Araplar disindaki diger uluslar arasinda da yayilmasina neden olmustur. Simdi bu gelismeleri görelim:
Osman?in halifelik dönemi (644-656), daha önce tohumlari ekilmis bulunan bölünmelerin, problemlerin su yüzüne ciktigi bir dönem olmustur. Halife Osman?in yönetiminde akrabalarina, yani Emevi ailesine gösterdigi asiri yakinlik ve valiliklere onlari tayin etmesi ve diger suistimaller ona karsi Irak, Misir, Hicaz ve Suriye?de yogun bir hosnutsuzluk duyulmasina yolacmistir. Valileri halka kötü davraniyor olmalarina ragmen onlari koruyucu bir tutum takinmis, sonucta Misir, Basra ve Kûfe?den yola cikan gruplar Halife Osman?in evini kusatarak onu öldürmüslerdir (656). Ücüncü Halife Osman?in öldürülmesi sonrasi Hz. Ali halifeligi sahabenin israrlari üzerine kabul etmistir. Hz. Ali ic karisikliklarin cok yogun oldugu bir dönemde ve bu karisikliklari sonlandirmak amaciyla halifelik görevini kabul etmistir. Daha önce Osman?in aleyhinde bulunmus olan Hz. Muhammed?in eslerinden Ayse, Talha ve Zübeyr, Hz. Ali?nin halife olmasi sonrasinda onu Osman?in ölümünden sorumlu tutarak Cemel savasina yolacmislardir. Cemel Savasi Hz. Ali?nin galibiyetiyle sonuclanmistir. Hz. Ali bu olaydan sonra Sam?da hüküm sürmekte olan ve kendisine biat etmeyi reddeden Sam Valisi Muaviye sorununun cözümüne giristi. Muaviye, Hz. Ali?yi Osman?in ölümünden sorumlu tutuyor ve Sam?da bunun propagandasini yapiyordu. Hz. Ali?nin uyarilari sonucsuz kalinca Hz. Ali ve Muaviye Ordulari arasinda Siffin Savasi (657) baslamis oldu. Hz. Ali?nin ordusu savasi kazanmak üzereyken, Muaviye?nin yakin adami Amr ibn-ül As?in, askerlerin mizraklarinin ucuna Kuran sayfalarini baglatarak "Allahin kitabi sizinle bizim aramizda hakem olsun." diye bagirtmasi sonucu Hz. Ali?nin ordusu saldiriyi durdurdu. Bu sekilde Amr?in hilesi ise yaramis ve iki taraftan hakemler secilmis, bir sonuca ulasilamamistir.
Burada Hz. Ali?nin ordusundan ayrilan bir grup da Hariciler adini almislardir. Böylece müslümanlar Hz. Ali yandaslari, Muaviye yandaslari ve Hariciler olmak üzere üce bölünmüs oluyorlardi. Hz. Ali vefatindan önce Haricilere yönelik askeri bir harekat düzenlemis, önemli bir bölümünü yok etmisti. 24 Ocak 661?de ise Hz. Ali, ibn Mülcem adli bir harici tarafindan ugradigi saldiri sonucunda sehit olmustur. Bu sekilde Emevi hükümdari Muaviye iktidara yönelik siyasal amaclarini ne pahasina olursa olsun elde etmeye ugrasmis, Siffin?de Hz. Ali?ye yenilecegini anlayinca hileye basvurmus ve Hz. Ali?nin vefati ile Emevi saltanatini kurma amacina ulasmistir. Hz. Ali?nin vefati sonrasi Sam ve Misir disinda bütün eyaletler Hz. Hasan?a biat etmislerdi. Muaviye kendi iktidari icin tehlikeli saydigi Hz. Hasan?i zehirletmekten de cekinmedi. Muaviye, Ehli Beyte ve Hz. Ali yandaslarina her türlü eziyeti yaptirmis, camilerde Hz. Ali?ye lanet okutmus ve kendisinden sonra oglu Yezid?in halife olmasini saglamak yoluna gitmisti.Hz. Hasan?in zehirletilmesiyle Yezid?in önünde en büyük engel olarak Hz. Hüseyin bulunmaktaydi. Yezid ilk is olarak Medine Valisi ve akrabasi Velid?e bir mektup yazarak, özellikle Hz. Hüseyin?in muhakkak kendisine uymasinin saglanmasini, bunu reddederse öldürülmesini emrediyordu. Dogal olarak Hz. Hüseyin?in Yezid gibi bir zalime itaat etmesi mümkün degildi. Hz. Hüseyin, Muhammed Hanefi?nin de tavsiyesiyle 4 Mayis 680 gecesi, bütün aile fertlerini yanina alarak Mekke?ye gitti. Ayrica, Hz. Hüseyin?in Yezid?e biat etmedigini ve Mekke?ye gittigini ögrenen Kûfeliler de Hz. Hüseyin?e elciler göndererek Kûfe?ye davet ile kendisini halife olarak taniyacaklarini bildirdiler. Bunun üzerine Hz. Hüseyin amcaoglu Müslim?i uygun bir ortam saglamak icin Kûfe?ye gönderdiyse de Müslim Yezid?in adamlarinca yakalanarak idam edildi. Hz. Hüseyin Mekke?den Kûfe?ye dogru yola ciktigi sirada Müslim öldürülmüstü. Hz. Hüseyin ve beraberindekiler Kerbela?ya geldiklerinde hem susuz birakilmis, hem de binlerce kisilik ordu tarafindan sarilmis durumdaydilar. Yezid?in Kûfe valisi Ubeydullah, Hz. Hüseyin?in geri dönmek, Yezid?le görüsmek veya islam sinirlarindan birine gitmek isteklerinden hicbirini kabul etmedi. Esasen onun görevi Yezid?in emrini yerine getirmek, yani Hz. Hüseyin?i öldürmekti. Cünkü biliyordu ki Hz. Hüseyin yasadigi sürece efendisi Yezid?e rahat yoktu. Sözde müslümanlardan olusan koskoca bir ordu iktidar ugruna kendi dinlerini kuran Peygamberin torununu ve ailesini katletmeye kararliydi. Nihayet 10 Ekim 680 (Hicri 10 Muharrem 61) günü Hz. Hüseyin son hazirliklarini yapti ve Yezid?in ordusuna yaklasarak hitab etmek istediyse de, bu anlamli konusma Yezid?in ordusunu pek etkilemedi. Cok dengesiz bir sekilde baslayan  savasta Hz. Hüseyin?in 23 süvari ve 40 piyadeden olusan savascilari ögleden sonraya gelindiginde gittikce azalmis bulunuyordu. Hz. Hüseyin de bu az sayida insanla yaya olarak savasiyordu. Sonunda Simr?in emriyle her yandan hücum edilerek Hz. Hüseyin sehit edildi. Sonra cadirlar yagma edildi, hasta olan Imam Zeynel Abidin de öldürülmek istendiyse de engellendi. Bu cirkin savasin en kücük kurbani ise daha alti aylik bir bebek olan Hz.Hüseyin?in oglu Ali Asgar?di. Hz. Hüseyin tarafinda sehit olanlar yetmis iki kisi idi. Kerbela olayi yüzyillara damgasini vurmus bir tarihsel olaydir. Bu olay o zamanki müslüman memleketleri halklarini o kadar etkiledi ki Emevi saltanati kökünden sarsildi. Kerbela Olayi Iran ve Hicaz?da duyulunca halkta Emevilere karsi büyük bir kin olustu ve isyan hareketleri basgösterdi. Yezid?in Mekke ve Medine?ye saldirmasi ise bardagi tasiran son damla oldu. Özet olarak, camilerde Hz. Ali?ye küfür ettirilmesi, önce Hz Hasan?in daha sonra da Hz. Hüseyin ve ailesinin ki Peygamberin soyu onlardan devam ediyordu, acimasizca öldürülmeleri, Emevi Hanedanina karsi muhalif bir düsünsel ve siyasal temeli olan bir harekete yolacti. Bu harekete Hz.Ali yandasligi veya Alevilik demek mümkündür.
 
 

Alevilik Nasil Yayildi ?

Hazret-i Ali?nin kahramanliklari ve Kerbela Olayina iliskin menkibeler Anadolu, Iran, Irak ve Horasan bölgelerinin sözlü ve yazili edebiyatinda en eski zamanlardan itibaren, cok sevilen ve yaygin bir konudur ki bunun etkilerini bugün bile gözlemlemek olanaklidir. Alevilik islam dininin yayilmasiyla birlikte Araplarin disindaki uluslara da Abbasiler döneminde Türkler ve Iranlilar özellikle orduda yogun olarak yeralmaktaydilar. Örnegin daha hicri IV. Yüzyilda Maveraünnehir?in oldukca uzaginda yasayan Bugrac Türkleri eski inanclarindaki Gök Tanri?nin yerine Hz. Ali?yi gecirmislerdi. Zaten Emevi döneminden (661-750) bu yana Hz. Ali ve soyunun baslarina gelenler ve özellikle de Kerbela olayi Alevilerce her tarafa yayilmaktaydi. Sosyal ve siyasal ortam da bu düsüncelerin yayginlasmasina elverisliydi. Hz. Ali?ye ve Ehl-i Beyte muhabbet, o dönemde gittikce fazlalasan tarikatlerde oldukca yaygindi. Hazret-i Ali?nin kahramanliklari ve Kerbela Olayina iliskin menkibeler Anadolu, Iran, Irak ve Horasan bölgelerinin sözlü ve yazili edebiyatinda en eski zamanlardan itibaren, cok sevilen ve yaygin bir konudur ki bunun etkilerini bugün bile gözlemlemek olanaklidir. Demek ki islam dünyasindaki siyasal ve dinsel bölünmelere kaynaklik eden bu olaylardan Araplar?in yanisira, Türkler, Iranlilar ve diger uluslar da dogal olarak etkileniyorlardi. Yeni müslüman olan uluslar arasinda Hz. Ali bir sembol halini aliyor ve onun savascilik, yigitlik ve velilik yönleriyle bezenmis menkibeleri her yere yayiliyordu. Hz. Ali?nin sembollesmesinin yanisira, bütün muhalif hareketlerin kalkis noktasi olan Kerbela Olayi da ayni sekilde, hatta daha derin izler birakiyordu.. iste bu etkilerin bir sonucu olarak Alevilik ve batinilik, islam dünyasinin her yanina yayilan tasavvuf akimina nüfuz etmis ve Alevi-batini egilimli bircok tarikat ortaya cikmistir. Anadolu ve Iran bölgelerinde de ortaya cikan bu tarikatlerden konumuz bakimindan en önemlileri Yesevilik, Kalenderilik, Vefailik, Hurufilik, Hayderilik adli tarikatlerdir. Daha cok göcebe ve köylü topluluklar arasinda etkili olan bu heterodoks yani resmi din anlayisina aykiri tarikatler, dogaldir ki, yaygin olduklari cevrelerdeki kosullara uygun olarak sekillenmis bir islam anlayisini yaymaktaydilar. Sünni cevrelerde yogun tepkiler gösterilen ve eski kaynaklarda da yer alan, bu tarikatlere mensup seyh ve babalara yönelik suclamalarin en bilinenleri su sekildedir: Bu dervislerin, dinsel yükümlülüklere/yasaklara uymamalari ve kadinlarin da dinsel törenlere katilmalari. Basit halk kitleleri, iste bu adetleri nedeniyle yogun tepkiler alan ve hic süphesiz telkinleri kendilerine daha uygun gelen bu tür babalarin ve seyhlerin etkileri altindaydilar. Bu heterodoks seyh ve dervisler adeta alevi-batini düsüncelerin yayicilariydilar. Alevi Dedelerinin soylari da onlara dayanir.
 
 

 


.

Kostenlose Webseite erstellen bei Beepworld
 
Verantwortlich für den Inhalt dieser Seite ist ausschließlich der
Autor dieser Homepage, kontaktierbar über dieses Formular!